Bilindiği üzere tüm tatlar doğada saklıdır. Ancak yine de çok sevdiğimiz köpeğin doğasında çöplerin önemli bir yer tuttuğunu görüyoruz! Eski çürümüş cesetleri ortaya çıkartıyor, çöplerin diplerinden besleniyor ve beslenme tarihi aylar öncesinden bitmiş olan kemikleri afiyetle yiyebiliyor.
Apartman köpeği, bu küçük oyunlara katılamıyorsa gezintisi boyunca yolunda gördüğü dışkıları yer. VE taş devrindeki hayvanların davranışlarını incelemesi gereken sahibinin bütün söylemlerine rağmen buna devam eder. Çünkü hem genetik hem akli hem de fiziki açıdan köpek leş yiyicisi, çöp karıştırıcısı, sokak serserisi olarak kalmaya devam eder.
Köpek yine de bir et yiyen olarak hayatına devam ediyor. Pişmiş veya sebze veya rendelenmiş havuç yemesine rağmen inatla eti tercih edebiliyor. Oysa bir süreliğine gömülen, bozulan bir et parçası, sonradan kurtlarla kaplanarak bir nevi doğal bir pişirme sürecine giriyor. Bu hazırlık ona daha iyi sindirilme olanağını veriyor.
Hafif bir tedavi yöntemi olan iç güdü terapisi, yani evrime dayanarak geliştirilmiş bir çiğ beslenme biçimi, organizmanın neye gerek duyduğunu çok iyi biliyor. İçgüdü terapisi teorisyenlerine göre böyle zamanlarda canlılar içgüdülerine uyar ve istediği yiyecekleri tüketirler. İnsanlarda da bu böyledir. Hamile kadının aşermesi buna güzel bir örnektir.
Köpekler kemiklerin veya ölü kaz etlerinin çürümesini bekliyor, sonra da tadına varmak için onları topraktan çıkartıyorlar. Bu onları için kodlanmış bir beslenme biçimidir. Her ne kadar evcil de olsalar unutmayacakları bir bilgidir.