Pekingese’in orjini ve geçmişi hakkında anlatılanlar, sanki 1001 gece masallarından alınmış gibidir. Anlatılanlara göre bu köpek, cesur bir aslan ile zeki bir maymunun çiftleşmesinden meydana gelmiştir ve böylece cesaret ve zekayı kendi karakterinde birleştirmiştir.
Masalı anımsatan diğer bir versiyonda ise; bir büyücü, bir Çin prensesini nilüfer çiçeğine, bir prensi de sincaba dönüştürmüş, Budha’da bu ikisini birleştirmiş ve ortaya Pekingese çıkmış.
Bütün bu efsaneler bir yana, gerçekte Pekingese 2000 yıl boyunca Pekin’de kutsal saray köpeği olarak yetiştirilmiş ve Pekin saray köpekçiği yada Aslan köpekçiği olarak anılmış.
Boyu 12-25cm, ağırlığı 4-5 kg arasındadır. Oldukça kısa boynu, küçük başı, düz görünümlü yüz yapısı ve siyah renkte burnu vardır. Birbirinden ayrık duran büyük ve koyu renkte gözlere sahiptir. Kalp şeklinde, saçağımsı tüylerle kaplı sarkık kulakları ve kalça üzerine doğru yatık kuyruğu bulunur. Tüyleri sık, uzun ve düzdür. Bütün renk varyasyonları mevcuttur ancak en çok rağbet göreni, sarı tüylü, koyu renk suratlı olanıdır.
Ev köpeği olarak hiçbir problem yaratmaz. Fakat süs köpeği olmak yerine dikkatli bir bekçi köpeği olmayı ve açık havada bulundurulmayı tercih eder. Hava şartlarına karşı şaşırılacak derecede dayanıklıdır. Kış aylarında ya da yağmurlu günlerde dışarıda dolaşmaktan kesinlikle rahatsızlık duymaz.
Tüyleri günlük bakım gerektirir, ancak sadece taramak ve fırçalamak yeterlidir. Asla tıraş olmaması gerekir. Pekingese sahibi olan kişinin bilmesi gereken en önemli noktalar şunlardır: Köpeğinizi, güneşe maruz kalan arabanızda kesinlikle kapalı bırakmayın. Onu aşırı beslemeyin ve özellikle tatlı yiyecekleri asla yedirmeyin.